Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın uzman ekipleri, Amerika Birleşik Devletleri’nde bulunan J. Paul Getty Müzesi’nde yer alan M.Ö. 530 yılına ait bronz sedirin Anadolu kökenli olduğuna dair kanıtların elde edilmesi üzerine, bu tarihi eser Türkiye’ye iade edildi. Yaklaşık 2600 yıllık tarihi olan bu eser, dün İstanbul’daki Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı İstanbul Bölge Müdürlüğü ekipleri tarafından teslim alındı. Eserin tarihi yolculuğu, 1980 yılında Manisa yakınlarındaki bir mezardan kaçak kazı yapılarak ortaya çıkarılmasıyla başlamıştı. Yaklaşık kırk yıl süren bu serüvenin sonunda bronz sedir, kaçak yollarla yurtdışına çıkarılmıştı.
Dün, Kültür ve Turizm Bakanlığı İstanbul Bölge Müdürlüğü uzman ekipleri, bu tarihi eserin bulunduğu kargoyu açarak önemli bir adım attı. Bronz sedirin yapılan incelemeler sonucu, müzede sergileneceği öğrenildi. Kültür ve Turizm Bakanlığı İstanbul Restorasyon ve Konservasyon Bölge Laboratuvarı Uzman Restoratörü Deniz Nurcan, eserin tarihi önemi üzerinde durarak, “Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Getty Müzesi arasında gerçekleştirilen ortak çalışma sonucunda, ülkemize getirilen bir eser daha kazandırılmıştır.” dedi.
Deniz Nurcan, eserin M.Ö. 6. yüzyıla tarihlendiğini ve türünün nadir örneklerinden biri olduğunu vurguladı. Bronz sedir, bilinen bir “Kline” türüdür. Genellikle Kline’ler, taş veya ahşap malzemeden üretilirken, bu eser bronzdan yapıldığı için dikkat çekmektedir. Eser, demir bir iskelet üzerine bakır ve bronz örgü ile döküm bronz ayaklardan oluşmaktadır. Ayrıca, sedirin üzerinde oturma alanı sağlamak amacıyla yapılmış örgü minderleri ve keten parçaları bulunmaktadır.
1980’li yıllarda bu eserin yurtdışına kaçırıldığı bilgisi ise belgelidir. Türk arkeologları ve Getty Müzesi uzmanlarının iş birliği ile kazı alanında bulunan bronz ve ahşap örnekleri, sedirdeki keten parçaları ile eşleştirildiğinde, aynı dönemle ilişkisi olduğu saptandı. Böylece eserin Türk kültürü ile olan bağlantısı daha da netleşti. Getty Müzesi uzmanları, bu süreçte Türkiye’ye detaylı bir rapor gönderdi. Böylelikle, eser Türkiye’ye iade edilmeden önceki durumunu ve orijinal özelliklerini belirlemek için ekibin kendi analizlerini yapabileceği imkânlar sağlandı.
Deniz Nurcan ayrıca, “Müze teslim aldığı andan itibaren, şu anki kondisyonunun bir karşılaştırmasını yapacağız. Konservasyon yöntemlerini belirleyip eseri sergilemek için hazırlıklarımızı yapacağız.” diyerek eserin korunması ve sergilenmesi hakkında bilgiler verdi. Eserin, önümüzdeki dönemde müzede sergilenecek olması, hem tarihsel hem de kültürel açıdan Türkiye için önemli bir gelişme olarak değerlendirilmektedir. Bu tür iade süreçlerinin, ülkenin geçmişine sahip çıkma adına anlamlı olduğu düşünülmektedir. Türkiye, kültürel mirasını koruma ve bu mirası gelecek nesillere aktarma konularında daha da aktif bir rol almayı hedeflemektedir.