Gayrimenkul uzmanı Seçil Akbaş, Türkiye genelinde ortalama kira bedelinin 25 bin TL’ye, İstanbul’da ise 30 bin TL’ye ulaştığını belirtiyor. Akbaş’a göre, ülke genelinde yaklaşık 326 bin, İstanbul’da ise 87 bin boş konut bulunuyor. Ancak konut üretimindeki yavaşlama ve göç gibi faktörler, arz-talep dengesini ciddi şekilde bozmuş durumda. Bu durum, kiraların yükselmesine ve konut edinmenin zorlaşmasına yol açıyor.
Akbaş, “Kira enflasyonunun düşmemesinin temelinde uygulanan ekonomik politikalar yatıyor” diyerek, artan inşaat maliyetlerine dikkat çekiyor. “Metrekare başına inşaat maliyeti 1000 doları geçti. Bu nedenle müteahhitler yeni konut üretiminde oldukça çekimser davranıyor. Barınma sektörü, ekonomik olduğu kadar sosyal ve siyasi politikalardan da etkilenen canlı bir yapı” dedi.
Ekonomist Prof. Dr. Serap Durusoy ise düşük gelirli vatandaşların harcamalarının %60’ından fazlasının kira ve gıda giderlerine gittiğini belirtiyor. Durusoy, inşaat sektöründeki yavaşlamanın ve mülk sahiplerinin fırsatçılığının kira fiyatlarını artırdığını vurguluyor. Bu durum, dar gelirli bireyler üzerinde büyük bir ekonomik baskı oluşturuyor ve yaşam standartlarını ciddi şekilde tehdit ediyor.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, geçtiğimiz ay İstanbul’da kiralık sosyal konut projelerinin hayata geçirileceğini duyurdu. Ancak uzmanlara göre, bu tür projelerin etkisi sınırlı kalıyor. Hükümetin çözüm önerileri, birçok dar gelirli yurttaş için yetersiz görünmekte.
Ekonomist Doç. Dr. Oğuz Demir, hükümetin sunduğu çözümlerin dar gelirli yurttaşlar için yeterli olmadığını savunuyor. Demir, “Ay sonunu getiremeyen, ev sahibinin telefonunu açmaya çekinen bir insan için, çıkma ihtimali belirsiz bir kura vaadi çözüm değildir” diyor. Bu tür geçici çözümlerin, uzun vadede barınma krizine köklü bir çözüm sunamayacağı aşikar.
Barınma krizinin temelinde, konutun anayasal bir hak olmaktan çıkarılıp serbest piyasa koşullarına terk edilmesi olduğunu belirten Demir, bu durumun mevcut adaletsizliği derinleştirdiğini ifade ediyor. “Barınma hakkını denetimsiz bir piyasanın ve finansal spekülasyonun insafına terk eden politikalar, mevcut adaletsizliği derinleştiriyor. Her maaş zammı döneminde, ücretli çalışanın alım gücü enflasyon karşısında eriyor” diyen Demir, barınma sorununu çözmek için köklü reformların şart olduğunu vurguluyor.
Demir, kalıcı çözümün sosyal konut arzını kitlesel biçimde artıracak ve piyasadaki spekülatif hareketleri denetleyecek bütüncül politikaların derhal hayata geçirilmesi gerektiğini ekliyor. Uzmanlar, hükümetin atacağı adımlarda daha adil ve etkili çözümler sunarak, toplumun ihtiyaçlarını dikkate almasının önemine dikkat çekiyor.