İzmir Biyotıp ve Genom Merkezinde (İBG) görevli bilim insanları, retinadaki görme bozukluklarından kaynaklanan ve halk arasında “sarı nokta” olarak bilinen hastalığın tedavi edilmesi amacıyla özgün bir ilaç geliştirdi. Geliştirilen bu ilaç, hastalığın tedavisinde devrim niteliğinde bir adım olarak değerlendiriliyor.
Projenin başındaki isim, Boğaziçi Üniversitesinde moleküler biyoloji ve genetik ile kimya bölümlerinde eğitim almış olan Sibel Kalyoncu Uzunlar. ABD’de kimya ve biyokimya doktorası tamamladıktan sonra 7 yıl önce Türkiye’ye dönen Uzunlar, hastalıkların önlenmesi, tanısı ve tedavisi için yenilikçi teknoloji ve ürünler geliştirmek amacıyla İzmir’de kurulan İBG’de araştırma grup lideri olarak görev yapıyor. 2020 yılında gözdeki “makula” bölgesinin bozulmasıyla ilgili olan sarı nokta hastalığı için ilaç çalışmalarına başladı. Bu süreçte projeye bir biyoteknoloji şirketi de destek verdi.
Yapılan araştırmalar sonucunda elde edilen özgün ilaç, destek veren şirket VSY Biotechnology’nin yönetim kurulu başkanı Dr. Ercan Varlıbaş’ın soyadından esinlenerek “Varliciment” adını aldı. Dr. Uzunlar, ilaç çalışmalarının 5 yıl gibi kısa bir sürede olumlu sonuç vermesinden memnuniyet duyduğunu ifade etti.
Sarı nokta hastalığının genellikle yaşlı bireylerde görüldüğünü belirten Uzunlar, hastalığın ilerlemesi ile birlikte retinadaki damarların büyümeye ve sızdırmaya başladığını vurguladı. Bu durumda tedavi edilmezse hastalığın körlüğe yol açabileceği konusunda uyarıda bulundu. Uzunlar, mevcut tedavi seçeneklerinin tamamının ithal olduğunu belirterek, geliştirdikleri ilacın proteine bağlanarak damarlanmayı engellediğini ve böylece körlüğü önlediğini ifade etti. Hasta, bu ilaç sayesinde 1-2 ayda bir enjekte edilerek yaşam boyu tedavi görse de görme yetisini kaybetmeyecek. Geliştirdikleri ilacın daha küçük molekül yapısı sayesinde proteine daha iyi bağlandığı ve bilimsel çalışmalar sonucunda hücre deneylerinde piyasadaki ilaçlara göre daha etkili olduğunu kanıtladıkları bildirildi.
Uzunlar, Türkiye’de ilk orijinal biyoteknolojik ilacı geliştirdiklerini dile getirerek, ilacın piyasa sürülmesi için öncelikle hayvan deneylerinin tamamlanması gerektiğini belirtti. Hayvan deneylerinin tamamlanmasının ardından klinik araştırmalar sürecinin (Faz 1, 2 ve 3) başladığını ifade eden Uzunlar, bu aşamaların başarılı olması durumunda ilacın piyasaya sürüleceğini bildirdi. Türkiye’de daha önce orijinal bir ilaç keşfedilmediğini, ancak bu durumun değişeceğini ve ülkesine dönerken hedefinin Türkiye’de bir ilaç geliştirmek olduğunu ifade etti.
Dr. Gülçin Çakan Akdoğan, geliştirdikleri ilacın insan hücreleri, zebra balığı ve farklı deney modellerinde etkili olduğunu vurguladı. Ayrıca, çalışmaya destek veren biyoteknoloji şirketinin yönetim kurulu başkanı Dr. Ercan Varlıbaş, ülkemizden dünyaya büyük bir atılım olacağını belirterek bu projeden duyduğu gurur ve heyecanı paylaştı. Bu gelişmeler, Türkiye’nin biyoteknoloji alanında uluslararası arena da daha fazla yer edinebilmesi için önemli bir adım olarak değerlendirilmektedir.