İzmir Büyükşehir Belediyesi ile DİSK’e bağlı Genel-İş sendikası arasında toplu iş sözleşmesinde bir uzlaşma sağlanamazken, İzmir’de 23 bin işçinin greve gitmesiyle durum gergin bir hal aldı. Grev, 5 gün boyunca sürdü ve bu süreçte şehrin çeşitli bölgelerinde biriken çöp yığınları, Belediye Başkanı Cemil Tugay tarafından temizlenmeye çalışıldı. Başkan Tugay, grev sebebiyle işçilerin çalışmadığı bölgelerde temizlik yaparak duruma müdahale etti.
Bu temizlik çabası sırasında, İzmir 2 No’lu Şube Başkanı Ercan Gül ve Cemil Tugay arasında bir tartışma yaşandı. Gül, Tugay’ı ‘grev kırıcılık’ yapmakla suçlarken, “Koskoca 6 milyonluk bir şehrin Belediye Başkanı’nın çöp toplamasına üzülüyoruz. Orada çok şeyi neden söylemedik biliyor musunuz, utandık” şeklinde ifadelerde bulundu. Bu sözler, grev ve toplu iş sözleşmesi sorunlarının tartışılmasına yol açtı.
Grevin beşinci gününde, Ercan Gül işçilere yapmış olduğu konuşmada dikkat çekici açıklamalarda bulundu. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay’ı hedef alarak, “Ne olduğunu bilmediğimiz zibidilerle gelmiş bizim çöpümüzü topluyor, Allah var, iyi temizlik yapıyor. Bir çöp görürsem arayacağım, başkanım gel temizle diyeceğim” ifadelerini kullandı. Bu sözler sosyal medyada geniş yankı buldu ve birçok tartışmaya neden oldu.
Gül’ün bu sözleri sonrası, sendika başkanına dair şaşırtıcı bilgiler ortaya çıktı. OdaTv’den Gamze İşler’in yaptığı habere göre, Ercan Gül’ün eşi dahil olmak üzere toplamda 58 akrabasının İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin iştiraklerinde çalıştığı belirtildi. Bu akrabaların tamamının grevde olduğu da öğrenildi. Ercan Gül’ün eşi, D. Gül, belediyede büro personeli olarak görev yaparken, diğer akrabalarının ise ilkokul ve açık öğretim lise mezunu olduğu kaydedildi.
Bu durum, sendika başkanın ailevi bağlantılarının işçi mücadelesindeki rolü konusunda çeşitli spekülasyonlara yol açtı. İzmir’de yaşanan bu gelişmeler, hem sendikal mücadelenin hem de yerel yönetimin sosyal sorumluluklarındaki tartışmaları derinleştirdi. İzmir’deki işçilerin grevi ve yaşanan gerilim, kentin siyasi atmosferini etkileyen önemli bir olay haline geldi.
Sonuç olarak, İzmir’de toplu iş sözleşmesi görüşmeleri esnasında gerçekleşen bu grev, işçilerin haklarını savunma mücadelesinin yanı sıra, yerel yöneticilerin rolü ve bu roldeki ailevi bağlantıların sorgulanmasını da beraberinde getirdi. İzmir Büyükşehir Belediyesi ile DİSK’in ilgili sendikası arasında yaşanan bu gelişmeler, şehrin sosyal dinamiklerini ve işçi hareketlerini daha da görünür hale getirdi.