İsrail, 7 Ekim 2023 tarihinden itibaren Gazze Şeridi’nde başlattığı saldırılarla birlikte 408 günü geride bıraktı. Bu süre zarfında bölgede sürekli bir askeri operasyon yürütüldü. Özellikle sivillere yönelik uygulanan baskılar ve şiddet olayları, uluslararası kamuoyunda geniş tepkilere yol açtı. Gazze’deki yaşam koşulları giderek kötüleşirken, Filistin halkı bu durumu “soykırım” olarak nitelendiriyor. İsrail ordusunun, uluslararası hukukun ihlali olarak kabul edilen bu saldırganlıkları, sivil halka karşı açık bir saldırı niteliği taşıyor.
Filistin Sağlık Bakanlığı tarafından aktarılan verilere göre, son 24 saat içinde İsrail ordusunun gerçekleştirdiği 6 hava saldırısında toplam 47 Filistinli hayatını kaybetti ve bu saldırılarda 139 kişi yaralandı. Bu durum, Gazze Şeridi’nde yaşamın ne kadar tehlikeli hale geldiğini göstermektedir. Filistinli vatandaşlar için günlük yaşam, siren sesleri ve patlama sesleriyle dolup taşarken, hayatta kalma mücadelesi vermek zorunda kalan birçok insan bu saldırılardan etkilenmekte. Sivillerin hedef alınmasının, bölgede ciddi bir insanlık dramı oluşturduğu aşikar.
İsrail ordusunun başlattığı saldırıların üzerinden yaklaşık 7 hafta geçmişken, toplam can kaybı, Filistin Sağlık Bakanlığı’nın verdiği verilere göre 43.846’ya yükseldi. Ayrıca yaralı sayısının ise 103.740 olduğu bildiriliyor. Bu sayıların her biri, birer hayat hikayesini ve derin insan acılarını içinde barındırıyor. Birçok insan ailelerinin yanında olamadan, sağlık hizmetlerine erişim imkanları olmadan yaşam mücadelesi vermekte. Gazze’deki sağlık sistemi, bu kadar yüksek yaralı sayısıyla başa çıkmakta zorlanmakta ve bu durum, hayat kurtarma çabalarını daha da zorlaştırmaktadır.
Uluslararası toplum, bu vahim tablo karşısında duraksamaktadır. Birçok ülke, İsrail’in uyguladığı saldırıları kınarken, peş peşe gerçekleştirilen saldırılar, insan hakları ihlalleri olarak değerlendirilmektedir. Birleşmiş Milletler ve çeşitli insan hakları örgütleri, olayların durdurulması ve barışın sağlanması için acil adımlar atılması gerektiği çağrısında bulunuyor. Ancak, yaşanan çatışmalar ve iktidar mücadelesi, çözüm arayışlarını etkileyen en temel faktörler arasında yer alıyor.
Bu bağlamda, dünya genelindeki birçok protesto gösterisi de İsrail’in saldırılarını kınamak amacıyla düzenleniyor. Aynı zamanda sosyal medya platformları üzerinden de Filistin halkının maruz kaldığı bu saldırılar gündeme getirilmeye çalışılıyor. İnsanlar, sevdiklerini kaybedenleri, evlerini yitirenleri ve temel ihtiyaçlarını temin edemeyenleri düşünerek, dayanışma mesajları paylaşıyorlar. Hükümetlerin ve uluslararası kuruluşların durumu görmezden gelmesi, Filistin halkının çaresizliğini artırırken, bunu telafi etmek amacıyla çeşitli kampanyalar başlatılmakta.
Tüm bu gelişmeler, uluslararası alanda büyük bir insani kriz yaşandığını ve Filistin halkının dayanılmaz koşullarda yaşama mücadelesi verdiğini gözler önüne seriyor. Gazze’deki insani durumun her geçen gün daha da kötüleşmesi, tüm dünyanın sorunu haline gelmişken, kalıcı bir çözüm arayışının kaçınılmaz olduğu aşikar. Bu mücadele içinde, hayatta kalanların sesi olmak ve onların haklarını savunmak, insanlık onurunu korumanın bir gerekliliği olacaktır.