İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Başkanı ve Cumhuriyet Halk Partisi (CHP)’nin cumhurbaşkanı adayı olarak öne çıkan Ekrem İmamoğlu’nun diplomasının iptal edilmesi, 19 Mart tarihinde gerçekleştirilen bazı operasyonların ardından protesto eylemlerinin başlamasına yol açtı. Bu eylemlere katılan ve 68 gündür tutuklu bulunan 14 genç, 16 kişilik bir grup halinde Silivri’de hakim karşısına çıktı. İstanbul 40. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından gerçekleştirilen duruşma, Marmara Cezaevi’nin 2 no’lu duruşma salonunda düzenlendi.
Duruşma, İstanbul’un siyasi figürlerinin yanı sıra gençlerin aileleri tarafından da ilgiyle takip edildi. CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik’in yanı sıra, CHP Trabzon Milletvekili Avukat Sibel Suiçmez, İYİ Parti Bursa Milletvekili Yüksel Selçuk Türkoğlu ve CHP İstanbul İl Kadın Kolları Başkanı Hatice Selli Dursun gibi pek çok siyasetçi ve İstanbul Barosu avukatları duruşmayı izlemek üzere salonda yer aldı. Aileler duruşma salonuna giren gençlere alkışlarla destek verdiler.
Duruşmanın başlangıç aşaması kimlik tespitleri ile gerçekleşti. Ardından savunma sürecine geçildi. Gençlerin aileleri, çocuklarının yanında olarak onları desteklemek için salona geldi ve bu durum gençler için moral kaynağı oldu. Yaşanan bu olgu, sosyal dayanışmanın önemini bir kez daha gözler önüne serdi. Duruşmaya katılanlar, gençlerin yalnız olmadıklarını gösterirken, aynı zamanda toplumsal destek mekanizmalarının işleyişi için de önemli bir rol üstlendiler.
Duruşma için hazırlanan iddianame, protesto eylemlerinin üzerinden 45 gün sonra düzenlendi. İddianamede belirtilen suçlamaların başında, Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 299. maddesi uyarınca ‘Cumhurbaşkanına hakaret’ suçlaması gelmekteydi. Bu maddeden yola çıkarak, 16 gencin 1 yıldan 4 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılması talep edildi. Öne çıkan iddialardan biri, şüphelilerin “Cumhurbaşkanı aleyhine hakaret içeren slogan atan grubun yanında durmalarının Cumhurbaşkanına hakaret eylemi kapsamında değerlendirilebileceği” şeklindeydi. Bu ifadelerin duruşmadaki yer alması, gençlerin durumunu daha da karmaşık hale getirdi.
Bu geniş çaplı yargılama süreci, Türkiye’deki ifade özgürlüğü, politik protesto hakkı ve bireysel haklar üzerine çeşitli tartışmalara neden oldu. Türkiye’nin hukuk sistemi ve yargı bağımsızlığı üzerine yapılan yorumlar, duruşmayı takip edenler arasında farklı görüşler oluşturdu. Gençlerin durumu, siyasi ve toplumsal dinamiklerin nasıl işlediğine dair daha geniş bir tablo sunarken, protesto hareketinin gençler üzerinde bıraktığı etki de dikkat çekici bir şekilde tartışıldı.
Sonuç olarak, duruşmanın sonucu ve gençlerin kaderi, Türkiye’deki siyasi atmosfer ile yakından alakalıdır. İstanbul’da devam eden bu davanın gelişimleri, Türkiye’deki sosyal, politik ve yasal meselelerin nereye evrileceği konusunda önemli bir gösterge işlevi görecektir.