Gazze İçin ‘Yeter’ Dediğimiz An Geldi!

0

BEĞENDİM

0

Güç dengelerinin yeniden belirlendiği, küresel ağırlık merkezlerinin yer değiştirdiği ve uluslararası rekabetin giderek arttığı bir dönem içerisindeyiz. Bu süreçte, Gazze’de insani yardım malzemelerinin girişine izin verilmemesi nedeniyle açlık sınırında yaşayan çocukların durumu, hepimizin meselesidir. İsrail’in Gazze halkına karşı uyguladığı soykırımı, tarihin en karanlık dönemlerinden biri olan Nazizmin çok daha ötesine geçmekte ve bu durum insanlığın gündeminde büyük bir rahatsızlık yaratmaktadır. İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu, tarihin en kötü şöhrete sahip liderlerinden biri olan Adolf Hitler’i geride bırakmıştır. Gazze’deki bu insani trajediye sessiz kalan herkes, İsrail’in işlediği insanlık suçlarına dolaylı olarak ortak olmaktadır.

Gazze’de insani bir dram yaşanmaktadır ve burada hayatını kaybeden insan sayısı her geçen gün artmaktadır. Bu konuda ortak bir tepki vermek adına, uluslararası toplumu bu caniliğe karşı birlik olmaya çağırıyorum. “Artık yeter!” diyerek, bu zulme karşı duruş sergilemek zorundayız. Aksi takdirde, bu kan lekesi sadece Netanyahu’nun eline değil, tüm insanlığın eline bulaşacaktır. Gazze’deki vahşete karşı duruş sergilemek, barış ve refah istemek için en öncelikli adım olmalıdır. Uluslararası toplum olarak birlikte hareket etmek, insanlık adına bir sorumluluktur.

Bu noktada, caydırıcılığı en üst düzeyde sağlamak önem taşımaktadır. Geçmişte ambargo uygulanan savunma sanayiimiz, günümüzde bu sektörde önemli bir aktör olmuştur. Türkiye, İHA (İnsansız Hava Aracı) ve SİHA (Silahlı İnsansız Hava Aracı) teknolojisinde dünya genelinde öne çıkan üç ülkeden biri haline gelmiştir. Ayrıca, kendi savaş gemilerini tasarlayıp üretme kapasitesine sahip olan on ülkeden biri durumundayız. Bu başarı, yaşanan tüm olumsuzluklara rağmen, ülkemizin güçlü bir savunma sanayisi inşa etme çabasının bir sonucudur.

Böylelikle, ambargoların yalnızca kısıtlamalar getirmekle kalmayıp, aynı zamanda yeni fırsatlar sunma potansiyelini de ortaya koyduğunu gözlemlemekteyiz. Her kriz, aynı zamanda yeni kapılar açma ve gelişim için bir fırsat sağlayabilir. Bu bağlamda, helikopterler, dronelar ve diğer savunma sistemleri üzerine yapılan yatırımlar, ülkemizi stratejik olarak güçlü bir konuma getirmiştir.

Sonuç olarak, Gazze’deki insanlık dramına karşı duyarsız kalmamalıyız. Dünya genelindeki herkesin bu konuda sesini yükseltmesi, insanlık onuru ve hakları için son derece gereklidir. Hep birlikte, Gazze’deki vahşete “Hayır” demek ve uluslararası toplumu bu konuda harekete geçirmek, bizlerin ortak sorumluluğudur. Barış, adalet ve insani değerler için mücadele etmek adına, bir araya gelmeli ve sesimizi duyurmalıyız.