Bu metin, Türkiye’de yaşanan siyasi durum hakkında oldukça çarpıcı yorumlar içermektedir. “Bir demokrasi darbesiyle karşı karşıyayız, bir sivil darbeyle karşı karşıyayız” ifadeleriyle başlayan açıklama, demokratik işleyişin askıya alındığına ve millet iradesinin göz ardı edildiğine dikkat çekiyor. Burada, darbenin yalnızca askeri yöntemlerle değil, aynı zamanda hukukun çiğnenmesiyle de gerçekleştirilebileceği vurgulanıyor.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Adalet ve Kalkınma Partisi’nü (AKP) birden fazla kez yenmiş olması, açıklamanın merkezindeki konulardan birini oluşturuyor. Bu bağlamda, İmamoğlu’nun yargı saldırılarına maruz kaldığı belirtiliyor ve bu durum, demokratik ülkelerde seçilmiş olan kişilere karşı uygulanan adli baskının anormal bir durum olduğu ifade ediliyor. İfade özgürlüğü ve siyasi rekabet çerçevesinde, bu tür uygulamaların bir demokratik ülkede asla olmaması gerektiği vurgulanıyor.
Açıklamanın devamında, yargının tarafsızlığına ve hukukun üstünlüğüne dair yapılan vurgular dikkat çekiyor. “Kreş açmak, kent lokantası açmak” gibi basit ve sivil topluma hizmet eden faaliyetlerin suç olarak nitelendirilmesi, ülkedeki adalet sisteminin nasıl bir çarpıklığa sürüklendiğini gösteriyor. Yargının yürütmenin bir aracı haline gelmesi de büyük bir endişe kaynağı olarak derin bir şekilde eleştiriliyor.
Sürecin en acı noktalarından biri, bu yargı terör