İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik, görevden uzaklaştırılan Beyoğlu Belediye Başkanı İnan Güney ve eski Beşiktaş Belediye Başkanı Rıza Akpolat dahil olmak üzere toplamda 10 kişi hakkında bir iddianame hazırlamıştır. Hazırlanan iddianamede, Siyasi Partiler Kanunu’nun “oymamaya hile karıştırılması” suçundan bu kişilerin 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılması talep edilmektedir.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma, CHP İstanbul İl Başkanlığı’nın son seçimleri sırasında “seçime hile karıştırıldığı ve Siyasi Partiler Kanunu’na muhalefet edildiği” yönünde ortaya çıkan iddialar üzerine başlatılmıştır. Soruşturma sürecinde, başta Özgür Çelik olmak üzere, İnan Güney, Aydın Karaaslan, Fahrettin Çırak, Melda Tanişman Tutan, Niyazi Güneri, Rıza Akpolat, Tülay Yavuz, Uğur Gökdemir ve Veli Gümüş isimleri yer almış ve bu kişilerin, 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu’nun “oylamaya hile karıştırılması” suçunu düzenleyen 112. maddesi uyarınca yargılanmaları öngörülmüştür.
İddianamenin hazırlanmasının ardından, İstanbul Asliye Ceza Mahkemesi’ne gönderildiği bildirilmiştir. Soruşturmanın ve iddianamenin tamamlanmasının ardından, bu kişilerin durumu yargı önünde değerlendirilerek, suçlamaların ne ölçüde gerçek olduğu, hangi delillerin bulunduğu ve her birinin şahsi durumları göz önünde bulundurularak karar verilecektir.
CHP İstanbul İl Başkanlığı’nın yaptığı açıklamada, konuya dair henüz resmi bir yorum yapılmadığı belirtilmiştir. Ancak partinin bu gelişmelerden ne şekilde etkileneceği, hâlâ belirsizliğini korumaktadır. Mart 2024 yerel seçimlerine yaklaşırken, siyasi arenada bu tür gelişmeler, siyasi stratejiler ve kamuoyunu etkileme çabaları açısından büyük önem taşımaktadır.
Güneyince, siyasi partiler ve onların temsilcilerinin, seçim sürecindeki davranışları, demokratik bir toplumun işleyişi açısından önemli bir yere sahiptir. Dolayısıyla, bu tür hukuki süreçlerin, toplumda nasıl bir etki yaratacağı ve kamuoyunun yazılanlar ve çizilenler karşısında nasıl bir tutum sergileyeceği merak konusu olmaktadır. İlgili kişilerin yargı sürecinin ilerleyişi, hem İstanbul’da hem de Türkiye genelindeki siyasi dinamikleri biçimlendirme potansiyeline sahip bir olgu olarak değerlendirilmektedir.
Sonuç olarak, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianame, İstanbul’daki siyasi atmosferi yeniden şekillendirme potansiyeline sahip. Bu gelişmelerin sadece yargı süreci veya parti içi dinamiklerle sınırlı kalmayacağı aşikardır; aynı zamanda, seçim dönemlerinde halkın hangi değerlere ve normlarına sahip olduğu konusunda da bir tartışma yaratacağı beklenmektedir.