23 Aralık 2024 Pazartesi
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), “Dezavantajların Kuşaklar Arası Aktarımı” başlıklı özel konulu modül çalışmasından elde edilen verileri içeren “Dezavantajların Kuşaklar Arası Aktarımı, 2023” bülteninde önemli bir düzeltme yaptı. Bu modül, Avrupa Birliği ülkeleri ile eş zamanlı olarak yapılan Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması çerçevesinde gerçekleştirilmiştir. Çalışmanın temel amacı, 25-59 yaş aralığındaki bireylerin eğitim seviyelerini, 14 yaş civarındayken ebeveynlerinin eğitim durumlarıyla karşılaştırarak incelemektir.
Bu verilerin detaylarına bakıldığında, bireylerin 14 yaşlarındayken annesi yükseköğretim mezunu olanların eğitim durumu dikkat çekicidir. Bu bağlamda yapılan incelemeye göre, yüzde 2,7’sinin lise altı eğitim seviyesine sahip olduğu, yüzde 13,7’sinin lise ve dengi eğitime sahip olduğu ve yüzde 83,5’inin ise yükseköğretim mezunu olduğu tespit edilmiştir. Benzer şekilde, bu bireylerin babası yükseköğretim mezunu olanların ise yüzde 4,4’ünün lise altı, yüzde 16,0’ının lise ve dengi, yüzde 79,5’inin ise yükseköğretim mezunu olduğu bildirilmiştir.
Ebeveynlerinin eğitim durumu düşük olan bireylerin, özellikle annesi lise altı eğitim seviyesini tamamlamış olanların mevcut eğitim durumları da dikkat çekmektedir. Bu bireylerin yüzde 56,3’ü hala lise altı eğitim seviyesini devam ettirirken, yüzde 21,9’u lise ve dengi bir eğitim alırken, yalnızca yüzde 21,9’u yükseköğretim mezunudur. Babasının eğitim durumu düşük olan bireylerde ise, lise altı eğitim alanların yüzde 60’ının mevcut durumları yine bu seviyede bulurken, yüzde 21,5’i lise ve dengi eğitimde, yalnızca yüzde 18,4’ü yükseköğrenim almıştır.
Araştırmanın sonuçları, bireylerin geçmişteki aile durumlarının kariyer ve mesleki kutuyu da net bir şekilde ortaya koymaktadır. 14 yaş civarındayken babası işveren veya kendi hesabına çalışan bireylerin çalışma durumları incelendiğinde, bu grup içindeki bireylerin yüzde 39,2’sinin şu an ücretli ya da maaşlı olarak çalıştığı, yüzde 14,5’inin ise işveren veya kendi hesabına çalıştığı, yüzde 5,6’sının ücretsiz aile işçisi olarak görev aldığı belirlenmiştir. Ancak, bu bireylerin yüzde 40,6’sının ise iktisaden faal olmadığı tespit edilmiştir.
Aynı zamanda, araştırmaya katılan bireylerin ailesinin maddi durumları da önemli bir faktördür. Kendi 14 yaş civarındayken ailesinin maddi durumunu “çok kötü” olarak belirtenlerin, yüzde 14,9’u şu an en yüksek gelir grubunda yer alırken, yüzde 24,4’ü de en düşük gelir grubunda bulunmaktadır. Öte yandan, ailesinin maddi durumunu “çok iyi” olarak değerlendirenler arasında ise, yüzde 40,8’i en yüksek gelir grubunda bulunurken, sadece yüzde 8,4’ü en düşük gelir grubunda yer almıştır.
Bireylerin ev sahibi olma durumu da incelenmiştir. 14 yaş civarındayken ailesi ev sahibiyken, bu grup içerisinde yüzde 57,7’sinin şu anda da oturduğu konutun sahibi olduğu, yüzde 26,3’ünün kiracı olduğu belirtilmiştir. Ailesi kiracı olan bireylerde ise bu oran daha düşüktür; geçmişte kiracı olarak yaşayanların yüzde 40’ı şu anda da konut sahibiyken, yüzde 47,7’sinin kirada oturduğu tespit edilmiştir.
Ayrıca, araştırma sonuçları, bireylerin maddi imkanlarını da ortaya koymaktadır. 14 yaş civarındayken hanesi, bir haftalık tatil masrafını karşılayabilen bireylerin, yüzde 59,6’sının günümüzde de benzer bir durumda olduğu görülmüştür. Ancak, maddi yetersizlik nedeniyle tatil masrafını karşılayamayanlar arasında bu oran yüzde 69,1 olarak belirtilmiştir. Ayrıca, bireylerin 14 yaşında iken, tüm ailesiyle günde en az bir kere et, tavuk veya balık içeren yemek masrafını karşılayabilenlerin, şu an kendi hanelerinde bu masrafı karşılayabilenlerin oranı yüzde 72,4 olarak kaydedilmiştir. Diğer yandan, bu tür bir masrafı karşılayamayan bireylerin oranı ise yüzde 27,6 olarak belirlenmiştir.
Sonuç olarak, bu araştırma bireylerin eğitim durumlarını, maddi koşullarını ve genel yaşam standartlarını, geçmişteki aile koşulları ile olan bağlantılarını ortaya koyması bakımından önemli veriler sunmaktadır. Bu veriler, dezavantajların kuşaklar arası aktarımına dair önemli bulgular sunmakta ve sosyoekonomik yapı içindeki farklılıkları gözler önüne sermektedir.