23 Aralık 2024 Pazartesi
İlkadım ilçesinin dik yokuşlarında yer alan mütevazi bir evde, 92 yaşındaki Mehmet Pak, çocukluk aşkı olan ahşap oyma işine ruhunu ve kalbini katmaya devam ediyor. Emekli olduktan sonra, bu tutkusunu 25 yıldır sürdüren Pak, önce 35 yıl boyunca havalimanında memurluk yapmış, ardından da 12 yıl boyunca tuhafiyecilik yaparak hayatına yön vermiştir. Ancak gerçek mutluluğu, elleriyle şekillendirdiği ahşap eserlerde bulmuş durumda.
Mehmet Pak, atölyesinde yaptığı minyatür ahşap kağnı arabası ve öküzlerle, özellikle yurt içinden ve yurt dışından yoğun bir ilgi görüyor. Onun için bu eserler, sadece maddi kazanç değil, aynı zamanda tarihi değerleri yaşatma arzusunun birer kanıtı. “Tarihi değerleri canlandırıyorum” diyen Pak, bu işin onun için bir yaşam tarzı olduğunu ifade ediyor. “Çalışmadan olmuyor. Çalışacaksın ki dinç kalacaksın,” diyerek, çalışmanın insanın hayatındaki önemine vurgu yapıyor.
Ahşap oyma işine olan sevgisi, çocukluk yıllarına dayanıyor. Çobanlık yaptığı dönemde yumuşak ağaçlarla oynama fırsatı bulmuş ve bu ona ilerideki zanaat hayatının kapılarını açmış. Bugün, atölyesinde tarihi kağnı arabası, öküz ve diğer ahşap malzemeleri yaparak geçmişin izlerini sürmeye çalışıyor. “Para kazanma kaygım yok,” diyerek, bu işin onun için bir tutku olduğunu bir kez daha dile getiriyor.
Mehmet Pak, ahşap işleri arasında öne çıkan kağnı arabası ve öküzün, yaptıkları arasında en fazla ilgi görenler olduğunu belirtiyor. “Öküz çıkarmak için odunu en az 13 kez elime almam gerekiyor,” diyerek işlemin zorluğuna dikkat çekiyor. Birçok parçanın birleşmesi gerektiğini ve bu süreçte zamanın belirsiz olduğunu ifade ediyor. “Bazen 10 günde bir yapılabiliyor,” diyor. Mevcut eserlerini, diğerlerinden ayıran önemli bir unsur da, Pak’ın bu işlemler sırasında ortaya çıkan zorluk ve emeği herkesin gözünde canlandırabilmesidir.
Satış fiyatları da dikkat çekiyor; Pak, bir öküz ve kağnı arabasını en düşük 1,500 TL’ye satmakta. “Kurtarmıyor ama günümü tamamlamak için yapıp satıyorum,” diyor. Özellikle Sinop’tan gelen alıcıların, bu ürünleri yurtdışına satmaya çalıştıkları bilgisini veriyor. “En düşük 1,500 TL’ye satıyorum. Eziyetini çok gördüğüm için, çok ucuza da satmak istemiyorum,” şeklinde ekliyor sözlerine. Bu durum, onun işine verdikleri değeri de gözler önüne seriyor.
Mehmet Pak, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından kendisine iletilen öğreticilik teklifini ise yaşı dolayısıyla kabul etmediğini dile getiriyor. Gençlerin çalışma isteğindeki değişimin farkında olan Pak, “Zamane gençleri anne ve babasının eline bakıyor. Dünya değişti. Gençlerin çoğu iş beğenmiyor,” diyerek, çağın zorluklarına dikkat ediyor. Ayrıca, bu işi başka kimseye öğretmeyi de düşünmediğini, zanaatın bir sorumluluk ve disiplin gerektirdiğini belirtiyor.
Pak, atölyesinde tehlikeli birçok alet olduğunu ve bu yüzden çırak yetiştirmenin kendisi için doğru bir tercih olmadığını ifade ediyor. “Bu işin son temsilcisiyim,” diyen Pak, bir anlamda geleneksel sanatı yaşatma mücadelesi verdiğinin bilincinde. Hayatının geri kalan süresini, ahşapla uğraşarak geçirmeyi ve bu süreçte huzur bulmayı, onun için en değerli şey olarak görüyor.
Ahşap işleriyle dolu bir hayat süren Mehmet Pak, ömrünün son demlerinde de olsa, bu sanatla uğraşmanın kendisine güç ve neşe verdiğini ifade ediyor.