01 Eylül 2025 Pazartesi
İzmir, son zamanlarda kuraklık ve yağış azlığıyla yüz yüze kalmış durumda. Bu durum, barajlardaki su seviyelerinin her geçen gün daha da düşmesine yol açıyor. Özellikle içme suyu kaynakları açısından hayati öneme sahip olan barajlarda su rezervlerinin azalması, şehirde yaşayanların su ihtiyacını ciddi bir şekilde etkileyecek.
Yağışlı döneme kadar içme suyu rezervinin dikkatli bir şekilde kullanılması ve büyük ölçekli su kesintilerinin önlenmesi amacıyla alınan önlemler doğrultusunda, İzmir genelinde 6 Ağustos 2023 tarihinde planlı su kesintileri uygulamaya konuldu. Bu durum, kentin su kaynaklarının korumasına yönelik bir strateji olarak değerlendirilmekte.
İzmir Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü (İZSU) tarafından sağlanan verilere göre, günlük ortalama 700 bin metreküp su tüketilen kentte, içme suyu sağlanan önemli barajların durumu kritik seviyelere geriledi. Örneğin, Tahtalı Barajı’nın su seviyesi yalnızca yüzde 6,71’e düşerken, Alaçatı Kutlu Aktaş Barajı yüzde 1,39, Ürkmez Barajı yüzde 7,02, Balçova Barajı yüzde 21,16 ve Güzelhisar Barajı yüzde 54,91 seviyelerine geriledi. Gördes Barajı’nda ise su kalmadığı bildirildi.
Tahtalı Barajı’ndaki düşük su seviyelerini dile getiren Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) Çevre, Biyoçeşitlilik ve İklim Değişikliği Çalışma Grubu Üyesi Prof. Dr. Doğan Yaşar, mevcut durumda aktif doluluk oranının 19 milyon metreküpe düştüğünü belirtti. Prof. Dr. Yaşar, “Ülke olarak son 52 yılın en kurak dönemini yaşıyoruz. Bu sene yağışlar yüzde 28 eksik yağdı, geçen sene ise bu oran yüzde 6’ya düşmüştü. Ancak en büyük sorun, suyu kullanmayı bilmememiz” dedi.
Prof. Dr. Yaşar, sözlerini şu şekilde sürdürdü: “İzmir’de 2010’dan 2022’ye kadar barajlarımız yaklaşık yüzde 80 doluydu. Ancak bu süre zarfında yapılan hatalar nedeniyle dolu olan barajlardan su çekildi. Bu durum, İzmir’in en pahalı suyu kullanmasına neden oldu. Çünkü kuyulardan su çekilirken enerji harcaması fazlaydı. Barajlar doluyken suyun buradan alınması gerekirdi. Akiferlerin dinlenmesi gerekiyordu. Her seferinde suyun yüzde 60’ını kuyulardan çektik ve kuyularımız derinlere inmek zorunda kaldı. Manisa’nın altından her gün 220 bin metreküp su çekiyoruz, göl Marmara’yı kuruttuk ve hatalı su kullanımından ötürü Manisa’da obruklar oluşmaya başladı.”
Kuraklığın geleceğini öngördüklerini ifade eden Prof. Dr. Yaşar, “B ve C planları uygulanmaya başlanmalıydı. Amerika, İngiltere, Almanya ve İspanya gibi ülkelerde çim sulama, havuz doldurma ve çok su isteyen bitkilerin sulanması yasaklandı. Herkes tedbirini aldı, biz ise geçen sene elma ya da armut gibi su tüketimi yüksek olan meyveleri gündemimize almaktan vazgeçmeliyiz. Böylece akiferlerimiz kendini toparlayabilir. Tarımda yanlış ürün politikası yüzünden göllerde su tutma imkanımız kalmadı.” ifadelerini kullandı.