Kadın Şiddeti Artarken ‘Aile Yılı’ İlan Edildi!

0

BEĞENDİM

0

2025 Aile Yılı ve Kadınlara Yönelik Şiddet: Bir Çelişki mi?

Siyasi iktidar, kadınlara yönelik şiddetin her geçen gün arttığı bir dönemde 2025 yılını ‘Aile Yılı‘ olarak ilan etti. Ancak bu dönemde, özellikle aile içi şiddet dolayısıyla, 2025’in ilk dokuz ayında 143 kadın yaşamını yitirdi. Bu istatistikler, avukat Selin Nakıpoğlu gibi birçok uzmanın dikkatini çekti ve ailenin korunması temasının aslında kadının aleyhine bir durum yarattığı yönünde eleştirilere yol açtı.

Nakıpoğlu, iktidarın aileyi korumak yerine kadını aileye mahkûm ettiğini belirterek, “‘Aile yılı’ ilan edilen bir dönemde kadınların en çok aile içinde erkek şiddeti sonucu öldürülüyor olması, tesadüf değil, doğrudan bu politik dilin ürünüdür.” ifadelerini kullandı. Yani, aile kurumunun yüceltilmesi ve korunmasının, maalesef kadınların hayatlarını tehdit eden erkek şiddetini önlemede yeterli bir yaklaşım olmadığını savundu.

Nakıpoğlu, devletin erkek şiddetini önleme yükümlülüğünün, ‘aile birliğini koruma’ gerekçesiyle sistematik biçimde ihmal edildiğine dikkat çekti. Kadına yönelik erkek şiddetinin yalnızca münferit bir suç olmadığını, aynı zamanda siyasi bir tercihin, erkek şiddetini koruyan yargı pratiğinin ve yargıdaki cezasızlık politikasının sonucunda ortaya çıktığını ifade etti. Bu bağlamda, iktidarın politikalarının bu durumu körüklediğini belirtti.

6284 Sayılı Kanunun Önemi

Nakıpoğlu, kadınların yaşadığı şiddeti önlemek için atılması gereken adımları ise şu şekilde sıraladı: “İlk koşulu, onu besleyen politik dilin terk edilmesidir. Devletin, ‘aileyi koruma’ değil, kadının yaşam hakkını koruma yükümlülüğünü esas alması gerekir.” Bu noktada İstanbul Sözleşmesi’ne dönüşü ve 6284 sayılı kanunun uygulanmasının tavizsiz bir biçimde sağlanması gerektiğini vurguladı.

Ayrıca, kadınların ekonomik bağımsızlığının desteklenmesinin önemine de değinen Nakıpoğlu, kadına yönelik şiddetin önlenmesi için çok boyutlu bir yaklaşım gerektiğini ifade etti. Bu durum, kadının sadece bir aile bireyi olarak değil, aynı zamanda toplumda değerli bir birey olarak var olmasının gerekliliğini ortaya koyuyor.

Sonuç olarak, şiddetle mücadelede aktif ve etkili bir politika oluşturmanın önceliklendirilmesi gerektiğini belirten Nakıpoğlu, toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmasının ve kadınların güçlü bir şekilde desteklenmesinin, bu mücadeledeki kritik unsurlar arasında yer aldığını vurguladı. O halde, ‘Aile Yılı’ olarak ilan edilen bu dönemde, alınacak önlemler ve izlenecek politikalar, yalnızca aile yapısının değil, aynı zamanda kadınların hayatlarının da güvence altına alınmasını hedeflemelidir.