“`html
İzmir’in Dikili ilçesinde, imar planına aykırı olarak inşa edildiği iddia edilen lüks apartmanlar, bölgede büyük tepkilere yol açmaya devam ediyor. Özellikle sahil yolunda konumlanan iki apartmanın, mevcut imar düzenlemesine göre beş kat izni bulunduğu halde yedi kat olarak inşa edildiği öne sürülüyor. Bu durum, Dikili halkı ve çevreye duyarlı kesimler tarafından büyük bir endişe ile karşılanıyor.
Dikili’deki bu apartmanlar hakkında, Mimarlar Odası tarafından açılan dava sonucunda yıkım kararı verildiği ve dönemin imar müdürüne ceza uygulandığı da belirtiliyor. Ancak, üzerinden geçen zamana rağmen bu binaların yıkım işlemlerinin gerçekleştirilmemesi, kamuoyunda sorumlulara karşı duyulan kızgınlığı artırıyor. Yedi katlı apartmanların inşaat sürecinde, müteahhit olarak adı geçen Kırgöz’ün bir tanıdığının rol aldığı iddiaları da gündemde yer buluyor. İnşaat sürecinde Kırgöz’ün ticari işletmelerinin de devrede olduğu öne sürülüyor ve bu durum halk arasında ciddi bir rahatsızlık yaratıyor.
Ayrıca, bu binalarda Kırgöz veya yakın akrabalarına ait dairelerin bulunduğu iddiaları, tepkileri daha da artırmış durumda. Bu tür yolsuzluk veya imar ihlalleri, hem çevre hem de toplum açısından sorunlar yaratmakla kalmayıp, izleyenler için güvensizlik hissini pekiştiriyor. İmar kurallarının bu kadar açık bir şekilde çiğnenmesi, yerel halk tarafından adaletin sağlanamadığı düşüncesini de güçlendiriyor.
Bölgedeki imar ihlalleriyle ilgili benzer bir durum, Dikili kent merkezinde bulunan başka bir apartmanda da yaşandığı iddia ediliyor. Deniz kenarında yükselen bu apartmanın, imar planına göre dört kata izin verilmesine rağmen beş kat olarak inşa edildiği iddiası, mevcut durumu daha da karmaşık hale getiriyor. Bu inşaatın da beton işlerinden projelere kadar yine Kırgöz’ün bir tanıdığı tarafından üstlenildiği ve malzeme tedarikinin Kırgöz’e ait ticari işletmelerden sağlandığı iddiaları yine aynı şekilde kamuoyunda büyük bir rahatsızlık yaratan unsurlar arasında.”
Bu tür imar ihlalleri, hem çevresel hem de sosyal sorunlara neden olurken, yerel yönetimlerin bu durum karşısında nasıl bir tutum alacağı merak konusu olmaya devam ediyor. Halk, bu tür sorunların bir daha yaşanmaması adına yetkililerden daha sert önlemler talep ediyor. İmar ihlalleri konusunda kamuoyunun bilinçlenmesi ve bu tür durumların takip edilmesi, hem yerel yönetimler hem de ilgili kuruluşlar açısından önemli bir sorumluluk haline gelmiştir. Sosyal medya ve diğer iletişim araçları aracılığıyla bu konuların gündemde tutulması, ilerleyen süreçlerde benzer ihlallerin önlenmesi adına bir adım olarak değerlendirilebilir.
“`