İzmir’de Kuraklık Alarmı: Su Kesintileri Başlıyor!
2033 okunma

İzmir’de Kuraklık Alarmı: Su Kesintileri Başlıyor!

Ağustos 6, 2025 12:01
İzmir’de Kuraklık Alarmı: Su Kesintileri Başlıyor!
0

BEĞENDİM

İzmir, sonbahar ve kış aylarında beklenen yağışların gerçekleşmemesi sonucu ciddi bir kuraklık tehlikesi ile karşı karşıya. Bu durum, kentin en büyük su rezervi olan Tahtalı Barajı’nı da derinden etkiledi ve barajdaki su seviyesi sadece %8’e kadar düştü. Hali hazırda yaşanan su sıkıntısı nedeniyle, İzmir genelinde planlı su kesintileri uygulanmaya başlayacak. Yetkililer, su tasarrufuna yönelik çağrılarını sık sık yineleyerek, uzmanlar ise kuraklığın etkilerinin içme suyunun ötesine geçerek, tarımsal sulama açısından ciddi bir risk yarattığını vurguluyor.

Türkiye Bilimler Akademisi Çevre, Biyoçeşitlilik ve İklim Değişikliği Çalışma Grubu Üyesi Prof. Dr. Doğan Yaşar, bu kuraklığın yıllar öncesinden öngörüldüğünü belirtti. Yaşar, 2020 yılında yaptığı açıklamada, “Kuraklık geliyor; su için B ve C planlarını yapalım” ifadelerini kullanmıştı. Şu an kuraklıktan bahsedildiğinde, genellikle içme suyu gibi günlük kullanım için olan su akla gelse de, Yaşar’a göre asıl önemli mesele, tarım için gereken suyun kalmaması. İzmir, Türkiye’nin yaklaşık %60’ının kışlık sebze ihtiyacını karşılayan bir kent olduğu için bu durum son derece endişe verici.

Prof. Dr. Yaşar, İzmir’in kişi başı su tüketiminin Türkiye ortalamasının altında olduğunu ifade etti. İzmir’in yıllık kişi başı su potansiyelinin 600 metre küp civarında olduğunu belirten Yaşar, Türkiye ortalamasının ise 1.340-1.400 metre küp arasında değiştiğini kaydetti. Su fakirliği sınırının ise 1.000 metre küp olduğunu dile getiren Yaşar, bunun İzmir’in su açısından yetersiz olduğunu düşündürdüğünü belirtti ve şunları ekledi: “Bu nedenle su, çok dikkatli kullanılmalıdır. Şu andaki kullanım suyu sorunu önemli değil, asıl problem tarım ve enerji alanlarında.” Ayrıca, özel olarak Çamlı Barajı’nın, altın madeni nedeniyle bekletildiğini hatırlatarak, bu barajın 300 bin kişiye su sağlayabileceğini vurguladı. Yer altı barajları ve göletlerin de bir an önce hayata geçirilmesi gerektiği üzerinde durdu.

Prof. Dr. Yaşar, geçmişte yaşanan kuraklıkların ardından her zaman yoğun yağışların geldiğini vurgulayarak, genel olarak doğanın kendi dengesini sağladığını ifade etti. “Eylül’den sonra biraz yağış bekliyorum, hatta güzel bir yağış olmasını umuyorum. Çünkü her sert kurak dönemin ardından güzel bir yağış dönemi gelir. 2008, son 60 yılın en kurak yıllarından biriydi, 2009 ise son 100 yılın en yağışlı yıllarından biri oldu.” şeklinde konuştu. Bu bağlamda, 1970-1979 yılları arasında ortalama yağış miktarının 609 kilogram iken, 2010-2019 yılları arasındaki sürede bu miktarın 630 kilogram olduğunu hatırlattı. Dolayısıyla, mevcut kuraklığın sosyal ve ekonomik etkilerinin yanı sıra, uzun vadede yağışların değişmeyeceği ve yeni bir yağışlı dönem beklemenin doğanın bir parçası olduğu sonucunu çıkardı.

En az 10 karakter gerekli