İbrahim Akın’dan Enerji Düzenlemelerine Eleştiri

0

BEĞENDİM

0

DEM Parti İzmir Milletvekili İbrahim Akın, enerji ve maden alanlarına yönelik düzenlemeler içeren Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi‘nin, özellikle ticari şirketlerin taleplerine göre hazırlandığını ifade etti. Akın, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde düzenlediği basın toplantısında, söz konusu kanun teklifini detaylı bir şekilde eleştirdi.

Akın, Meclis’te görüşmeleri devam eden bu kanun teklifinin, doğaya ciddi zararlar vereceğini iddia ederek, “Bu kanun teklifi tamamen şirketlerin taleplerine göre hazırlanmıştır. Süper hızla ruhsat verilip bir an önce madenleri işletmek için şirketlerin isteklerini yerine getirmek üzere kurulmuş bir yasa teklifi,” şeklinde konuştu. Bu sözleriyle, çevre ve sürdürülebilirlik konularına dikkat çekmeyi amaçladı.

Özellikle Çorum‘un Sungurlu ilçesine bağlı Karakaya köyünde açılmak istenen taş ocağının halkın ve bölgenin doğasına zarar vereceğini savunan Akın, projeden vazgeçilmesi gerektiğini vurguladı. Akın, bu tür projelerin çevreyi kirletmesinin yanı sıra, köyün tarihi dokusuna da zarar vereceğini belirtti. Bu perspektifiyle, yerel halkın görüşlerinin büyük önem taşıdığını hatırlattı.

Basın toplantısına, DEM Parti Tunceli Milletvekili Ayten Kordu ile Karakaya köyünden gelen bazı vatandaşların katılım göstermesi, yerel halkın konuya olan duyarlılığını da gösterdi. Akın, bu süreçte halkın katılımının ve söz hakkının önemine dikkat çekerek, halkın çıkarlarının göz önünde bulundurulması gerektiğini savundu.

İbrahim Akın’ın eleştirileri, sadece maden sektörüne yönelik değil, genel anlamda çevresel sorunlar ve sürdürülebilir kalkınma konularına dair bir tartışma başlatmayı da hedefliyor. Toplum sağlığının ve doğanın korunmasının, ekonomik büyümeden çok daha önemli olduğunu ifade eden Akın, bu tür projelerin kısa vadeli ekonomik kazançlar sağlamakla birlikte uzun vadede büyük sorunlara yol açabileceğini belirtti.

Akın, ayrıca mevcut kanun teklifinin gözden geçirilmesi gerektiğini ve her türlü enerji ve maden projelerinin çevre etkilerinin ciddi bir şekilde analiz edilmesinin elzem olduğunu vurguladı. Bu bağlamda, yasaların halkın ve çevrenin ihtiyaçlarına dayanarak oluşturulması gerektiğini, yoksa mevcut durumun kabul edilemez olduğunu sözlerine ekledi.

Sonuç olarak, İbrahim Akın’ın açıklamaları, Türkiye’deki maden ve enerji politikalarına dair devam eden tartışmalara önemli bir katkı sağlıyor. Yasaların, yalnızca ekonomik çıkarlar değil, çevre ve toplum sağlığı açısından da düşünülerek şekillendirilmesi gerektiği üzerine bir uyarıda bulunuyor. Bu tür kritik konuların daha geniş bir kitle tarafından tartışılmasını sağlayarak, gelecekte benzer projelere yönelik daha dikkatli bir yaklaşımın benimsenmesine yardımcı olabilir.