CHP, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) gerçekleştirilen Hakimler ve Savcılar Kurulu (HSK) seçimlerinin yürürlüğünün durdurulması ve iptali için Anayasa Mahkemesi’ne başvuruda bulundu. TBMM Genel Kurulu’nda yapılan seçimlerde, HSK’de boşalan beş üyelik için oylama gerçekleştirilmişti. Bu seçimde Fuzuli Aydoğdu, Hakan Yüksel, Seyfi Han, Cengiz Aydemir ve Alişan Tiryaki HSK’nın yeni üyeleri olarak belirlenmişti.
CHP, oylamanın yapıldığı gün usul ihlalleri olduğunu savunarak Meclis’i terk etti ve durumu yargıya taşımaya karar verdi. CHP TBMM Grubu, milletvekilleri ile birlikte Anayasa Mahkemesi’ne başvuru yaparak, HSK seçimlerinin yürürlüğünün durdurulmasını ve iptal edilmesini talep etti. CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın, konuyla ilgili olarak yaptığı açıklamada, “Dün gece 00:32’de kapanan Meclis oturumunda, eylemli İçtüzük ihlali ile HSK’ya 5 üye seçilmiştir. 10 saat sonra, sabah 10:30’da, CHP Grubu adına, milletvekillerimizle birlikte, AYM’ye iptal dilekçemizi sunduk” ifadelerini kullandı.
Bu süreç, Türkiye’de hukuk ve adalet sisteminin işleyişine dair önemli tartışmalara yol açtı. CHP’nin HSK seçimlerine itirazı, muhalefetin yürütme ve yargı üzerindeki etkilerini sorgularken, Anayasa Mahkemesi’ne yapılan başvuru, siyasi gerilimin daha da artmasına sebep oldu. HSK’nın yenilenen üyeleri, yargı sisteminde önemli kararlar alma yetkisine sahip olduğundan, bu seçimler oldukça kritik bir öneme sahipti.
Hukuk sisteminde denetim mekanizmalarının nasıl işlediği ve muhalefetin bu alanlardan nasıl etkilendiği konusu, Türkiye’de son yıllarda yoğun olarak tartışılmakta. CHP’nin Anayasa Mahkemesi’ne yaptığı başvuru, bu yönetim biçiminin ne denli tartışmalı olduğunu da gözler önüne seriyor. Seçimlerin iptali için sunulan gerekçelerin yanı sıra, TBMM içindeki tartışmalar da gündeme gelmiş durumda.
Sonuç olarak, CHP’nin HSK seçimlerine karşı açtığı dava, sadece mahkeme kararlarıyla değil, aynı zamanda siyasi arenada da dikkatle izlenecek bir durum. HSK üyeleri, yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı açısından kritik bir konumda bulunuyor. Bu tür gelişmeler, hem muhalefetin hem de iktidarın yargı üzerindeki tutumları ve stratejileri açısından önemli sonuçlar doğurabilir. CHP’nin bu adımı, Türkiye’nin hukuki kaderinde bir dönüm noktası yaratma potansiyeline sahip.