Son dönemdeki siyasi gelişmeler arasında dikkat çeken bir olay, bir miting sonrası yapılan açıklamalardır. Saygılı, her ne kadar bazı siyasi figürlerin beklentilerini dile getirse de, miting sırasında toplanan kalabalığın sayısını eleştirmiştir. Miting öncesinde yaşanan coşku ve beklentilere rağmen, Balıkesir, Denizli, Manisa, Aydın ve Muğla gibi bölgelere otobüs gönderildiği ve Gündoğdu Meydanı’na iki taraflı sahne kurulduğu duyurulmuştu. CHP İl Başkanı’nın ‘2 milyon kişi gelecek’ şeklindeki ifadeleri, grup başkanvekillerinin ‘3 milyon kişi’ diye öngördüğü katılım beklentileri, sonuçta hayal kırıklığına dönüşmüştür.
Bunun yanı sıra, Saygılı, mitingde toplanan kalabalığın sadece 70 bin civarına ulaştığını vurgulayarak, Alsancak Limanı tarafının bomboş olduğunu belirtmiştir. İzmir’de beklenen kalabalığın çok altında kalan katılım, mitingle ilgili hayallerin tamamen hüsrana uğradığını gözler önüne sermektedir. Bu durum, siyasi arenada eleştirilere ve tartışmalara neden olmuştur.
Bu açıklamaların ardından Barış Erel, X (eski adıyla Twitter) hesabından Saygılı’nın ifadelerine sert bir şekilde yanıt vermiştir. Erel, Saygılı’nın açıklamalarını “İzmir’i tanımamak” olarak nitelendirmiştir. Erel’in paylaşımında, “Senden önceki il başkanları da benzer tweet’ler attı! İzmir’i, İzmirliyi tanımamak işte böyle bir şey! İzmir seçmenine mağlup olan AKP İl Başkanı olarak tarihteki yerini alacaksın!” ifadelerini kullanmıştır. Bu sert eleştirilerle beraber, Erel, mitingdeki katılımın yetersizliğine dikkat çekerek, İzmir halkının iradesini ifade etmiştir.
Erel’in söylemleri, İzmir ile ilgili önemli bir konuyu tekrar gündeme getirmiştir. Bu durum, İzmir’in siyasi algısı ve toplumun genel durumunu anlamak açısından kritik bir anlam taşıyor. İzmir’in karakteri ve halkın duyarlılıklarıyla ilgili yorumlar, her zaman siyasette önemli bir yer tutmuştur.
Ayrıca, Erel’in ifade ettiği “Kimin kayığına binerse onun küreğini çekenlere inat, İzmirliler hâlâ Bandırma Vapuru’nda!” cümlesi ise, bu eleştirinin bir başka boyutunu ortaya koymaktadır. İzmir halkının güçlü bir öz kimliği, geçmişten gelen tarihi bir bağın temsilcisi olarak ele alınabilir. Bu da, siyasi meselelere olan bakış açısının ve şehirle olan bağlılığın ne denli derin olduğunu göstermektedir.
Sonuç olarak, miting sonrası yapılan açıklamalar ve bu doğrultudaki eleştiriler, İzmir’deki politik dinamiklerin ve toplumun iradesinin nasıl şekillendiğini anlamak için önemli bir pencere açmaktadır. Rehin alınmış bir algıdan ziyade, gerçek verilerle hareket eden bir topluluk olarak, İzmir’in ruhu ve siyasi karakterinin şekillenmesi açısından bu tartışmalar önemi daima koruyacaktır.